16 Temmuz 2011 Cumartesi

anladım ki, şu fani dünyada amaçsız yaşanabilir.. ama sebepsiz yaşanmıyor. bunu söylerken, amaçsız yaşamayı övecek değilim. çünkü sonsuza kadar var olacak bir ruhumuz ve onun başına gelecekleri belirleyen 60-70 yıllık dünya hayatımız var. haliyle; ömrümüzü ziyan etmemeli, kendimize hedefler belirleyip onlara uygun bir hayat sürmenin huzuru içinde olmalıyız. bunu yapmadığımızda ne olur? boş yaşar, boş ölür, sonra sırat köprüsü'nden düşüp cayır cayır yanarız. konuyu dine getirmek istememiştim ama gerçekler acıdır. bu yüzden 'amaçsızlığa hayır' diyor ve thesis statement'ımda belirttiğim asıl önemli bölüme geçiyorum: sebepsiz yaşamak. varlıkla yokluğun ayırt edilemediği, intihara fazlaca meyilli olabileceğimiz, cidden lanetlik durumdur. örneği recep ivedik 3 isimli efsane filmde mevcuttur :D karakterimiz, herhangi bir yaşama sebebi bulunmadığından, perişan haldedir. kalbi mutsuzluk, evi pislik, geceleri kabus doludur. 'depresyondayım, bunalımdayım' diyerek isyan etmekte, ıssız adam gibi saçma sapan filmler izleyerek zaman öldürmektedir. ibret aldığımıza göre conclusion'a doğru yürüyorum. imtihan dünyasındayız ve yolumuzu seçmek bize bırakılmış. 'amaç' belirlemek bunun için gerekli. yolumuzdan sapmamak için de 'sebepler'imize sarılmalıyız. bu iki güzel kavramın farkındalığı bize çok şey katacak, akıllı olalım :D